<$BlogIt
herşeye rağmen hayat ne güzel di mi? aslında tüm bunların hepsi düzmece yalan gibi gelse de hayat bariz bir oyun. ne oyunu olduğuna henüz karar vermedim ama bu ciddi bir oyun. gerektiği kadar düşünüp taşlarınızı doğru yere koyduğunuzda oyunu kazanmak için sadece arkanıza yaslanıp karşı tarafın teslim bayrağını çekmesini izlemek kalıyor... mesela öyle bir girişim yapıyor ki birileri ağzımızı açıp bakakalıyoruz. ya da ne bileyim öyle bir iş anlaşması yapıyor ki sen daha iş başvurusu yapamazken o ordan şirketlerin kafasına kafasına vuruyor. belki biraz daha cesur olmak gerekiyor.

ve iyi bildiğim birşey var ki, o da şu; para akıllı insanları seviyor. insanlar akıllı insanları seviyor. aslında akıllı demeyelim ona da , hem akıllı hem de aklını kullanan insanları seviyor diyelim.

bu aralar yaptığım işlerde şunu sorgular oldum; bir program yazıp insanların önüne koyarken neleri düşünüyoruz? yaptığımız programlar kullanıcıya yeni birşeyler öğrenmesini gerektirecek kadar zor ve karışık mı? yoksa kullanıcı kendi iş bilgisinin üstüne program arayüzlerinde görüğü buton liste vs gibi bileşenleri koyarak işini rahatça yapabiliyor mu? kullanıcıya ne kadar yardımcı oluyoruz? bunu biraz sorgulayalım ve yaptığımız işlerde "kullanıcı şunu da şurdan alıversin canım, ona da kod yazmayayım" gibi cümleleri ne kadar sık kuruyoruz.

Amerikalılar bu konuda çok titizler, istedikleri programda size kullanıcı düzeyini söyleyip sizden ona göre program istiyorlar... mesela bi kaç yıl önce Chicago'da ki bir depo için buradan kod yazmıştım. proje el bilgisayarları ile yapılan depo işlemlerini alıp muhasebe programlarına aktaran bir ara yazılımdı. bana gelen analizlerin sonunda şöyle bir not, "proje en bilgisiz kullanıcıya göre hazırlanacak" . peki deyip programın teslim halinde küçük bir ekran ve ekran üzerinde üç tane kocaman buton vardı... "SEND" , "RECEİVE", "EXİT"... programın hepsi bu..

Türkiye'de hazırlanan çeşitli firmaların hazırladığı çeşitli yazılımlara bakıyorum da, (buna bazen ben de dahilim "biraz özeleştiri") "user friendly" yani "kullanıcının kankasıyız, daha akşam birlikte içtik" tarzı programlama çok zayıf. bunun başlıca sebeplerinden elbette programcı kitlesinin bilgisayar ve teknik konularla fazla haşır neşir olarak, biraz daha ileriye götüreyim bazen asosyal olması. tabii ki tek sebep(ler) bunlar değil, bunlara bir yazılım projesinde olması gereken başlıca ana birimlerin olmaması en temel sebep. bu başlıca birimleri "ilk akla gelenler" şeklinde şöyle sıralayabiliriz.

1 - Veritabanı tasarım,
2- Arayüz Tasarım,
3- Analizci
4- Programcı
5- Testci

bir bilgisayar programının kullanıcı dostu olmasında en az etkisi olacak kişi Programcı gibi görünüyor ki aslında şu birimlerin hepsi kurulduğunda gerçekten de öyle. Programcı sadece ondan istenen fonksiyonu prosedur'u yazar ve görevi orada biter. çoğu zaman yazdığı kodun nerede kullanılacağını bile bilmez. (bkz: micro$oft) tabi bu katmanda bir yazılım, yazılımın maliyetini katlayarak artıracaktır. genellikle de maliyet Türkiye gibi biryerde herşey olduğu için yazılım katmanımız en dip seviyelerde geziyor. (Not: bir kaç yazılım firmasını bunun dışında tutuyorum.) Türkiye gibi bir yerde CMMI , "Extreme Programming" yapan bir kaç firma olduğu inanılır gibi değil. "Capability Maturity Model Integration" bu katmanda 5. level programlama yapan bir firma ve Türkiye'de. Ancak tabii bu firma askeri yazılımlar yapıyor ve tabii maliyetler konusunda çok da sıkıntı yaşamıyor...

Ama ve lakin dediğim gibi bu işler herşeyden önce maliyet. bu maliyetleri karşılayamadığımız için yukarıda saydığım tüm birimlerin işini tek kişi üzerine yığıyor ve o adamdan "User Friendly" program yazmasını bekliyoruz.. Bu da işin ayrı bir bakış açısı tabii... Daha programcı bir projeyi tam bitirmemişken Patron ordan yeni bir dosya ile kapınızı çalar.. o sırada "e patron şu an ki projede kullanıcılar daha rahat etsin diye arayüzleri elden geçiriyorum" dediğinde muhtemelen o programcıya kapı görünecektir ya da istemediği bazı polemiklerin içine girmek zorunda kalacaktır...

Son olarak toparlamak gerekirse bu işler her ne kadar kapitalizm ile doğru orantılı olarak ilerlese de belki bizler Türk Programcılar biraz daha üzerimize yük alıp, belki bazen yorulup bu sektörü daha ileriye götürmemiz gerekiyor. kısıtlı şartlarla yapılabileceğin en iyisini yapmamız gerek. en azından birgün program ihracatı.. kimbilir şimdi hayal yarın için atılmış küçük bir adım....

taşlarınızı en rasyonel yere oynayın ve arkanıza yaslanıp izleyin.. zafer sizindir!

Etiketler:

class="post-footer"> by <$BlogItDavut Topcanref="<$BlogIthttp://davuttopcan.blogspot.com/2007/01/capability-maturity-model-integration.html"permanent link"><$BlogIt13:13>

<$BlogIt0r!:

<$BlogItYorum Gönder

yazar hakkinda

Merhabalar, ben Davut Topcan

Buraya eminim ki bir sürü şey yazacağım ancak şimdi tasarımı tamamlamalıyım..!

eski yazılar