<$BlogIt
Bir telaşım var günlük, yolda yürürken aklını yitirmiş birinin gittiği yönü bilmeden ama gittiği yere bir an önceye varmaya çalışırcaasına koşar adımlarla yürümesi gibi hızlı yürümemin bir açıklaması var elbet, oturduğumda haldur huldur kod yazmamın, toplamda bir dakikamı bile boş geçirmeyişimin bir anlamı olmalı. 

Bir A noktasından bir B noktasına erişim yapmaya çalışır haldeyim sürekli olarak. Lakin bir B noktası olduğundan bile emin değilim. ve muhtemelen bir B noktası yok.... İki yönü de bilip olmayan yöne hızlıca gitmenin bir açıklaması aklını yitirmek gibi görünüyor evet.. 

Hayır aklını yitirmek bu değil.

Nereye koşuyorum? nedir bu telaş?

Biliyorum ki ömrüm kazandıklarımla istediğim arabayı almaya yetecek kadar uzun değil, belki hayatımın projesini bitirip ün yapmama yetecek kadar da uzun değil. Mutlu bir aşk hikayesinde başrol oynama hakkımı ise başka birilerine devredeli çok oldu.

Peki bu ne?

Nedir bu telaş?

Doktor kapıdan girer, oda da 4 kişisinizdir, odada en yakın arkadaşın, baban, annen ve sen varsındır...Doktor arkadaşına döner ve "siz dışarıda bekler misiniz" der... arkadaşım durumu kavrayamaz, bizler ise izlemekteyizdir doktoru. Arkadaşım Engin "ben" der.. Doktor sözü arkadaşımın ağzına tıkar ve "aileden olmayanlar lütfen dışarı çıksın" der.. 

İşte o dakikadır hayatınızın en önemli dakikalarından biri ve boğazınıza birşeyler 
düğümleniverir. O düğümü çözmek umrunuzda olmaz bir zaman, dikkat kesilir doktoru dinlersiniz..

Hayırdır doktor?

Doktor sizin en az acıyacak yerinizi anlamaya çalışırcasına bakar yüzünüze, bilemez, bulamaz! 

O anda bilirsiniz ki Doktor'un iki dudağı arasındadır hayatınız! ve hiçbirşeyi ezberlemediğiniz gibi ezberlersiniz o sözleri, ses tonunu, tonlamasını, nerede hızlanıp, nerede yavaşladığını hafızanıza kazırsınız...

Sonra o Doktor'un iki dudağı arasından dökülür gider harfler, kelimeler, cümleler... O cümleleri yerden toplarsınız ve hayatınızın bir bölümünü yıkar, başka bir bölümünü yeniden inşa edersiniz. 

Sonra koşmaya başlarsınız, birşeyleri bir zaman dilimine sığdırmak için... küçücük avuçlarınızla kana kana su içmeye çalışırcasına..  ama kanamayacağınızı bile bile.

Etiketler:

class="post-footer"> by <$BlogItDavut Topcanref="<$BlogIthttp://davuttopcan.blogspot.com/2008/12/kk-avularm-var.html"permanent link"><$BlogIt21:19>

<$BlogIt0r!:

<$BlogItYorum Gönder

yazar hakkinda

Merhabalar, ben Davut Topcan

Buraya eminim ki bir sürü şey yazacağım ancak şimdi tasarımı tamamlamalıyım..!

eski yazılar